Dijital malvarlığı kavramı, maddi değeri olsun veya olmasın, kişilerin sanal ortamda sahip oldukları varlıkları tanımlamaktadır. Dijital miras ise bilgisayar tabanlı elde edilmiş maddi haklar ve borçları kapsamaktadır. Dijital malvarlıkları, bilişim tabanlı olan her türlü varlığı içine alabilir Gelişen teknolojinin bir ürünü olan bu kavram, meydana getirdiği sorunların en önemlisi ise hakkında kanuni bir düzenleme henüz yapılmamış olan dijital mirasın mümkün olup olamayacağıdır.
Hızla gelişmekte olan teknoloji günlük yaşamımızda pek çok fayda sağlamakla beraber çeşitli hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir. İnternet hayatımıza öyle bir yerleşmiştir ki görüşmeler, mesajlaşmalar dahi internet aracılığıyla yapılmaktadır.. Bunların dışında insanlar adeta bir fotoğraf albümü oluştururcasına birtakım sosyal medya hesapları üzerinden özel anlarına ait fotoğraflarını paylaşmakta, yine bu hesaplar üzerinden birbirlerine yorum yapmakta yahut özel mesajlar gönderebilmektedir.Bu çerçevede daha önceki yıllarda pek de ihtiyaç olmayan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu bile yürürlüğe girmiştir.
Artık bir kısım insan, sosyal medya platformları aracılığıyla maddi kazanç elde etmeye başlamıştır. Özellikle son zamanlarda “YouTuber” olarak nitelenmeye başlanan insan sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Öte yandan “Facebook” veya “Instagram” hesapları üzerinden, bir meslek icra edercesine satış yaparak yahut genellikle takipçi sayısı fazla olanların kişisel sayfalarında reklamlar yaparak maddi kazanç elde etmeleri sıradan hale gelmiştir. Tüm bu gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan dijital malvarlığı veya dijital miras kavramları ise ülkemiz hukuk sistemi içerisinde çok yaygın bir kullanıma sahip değildir. Türk kanunlarında bu konuda yasal düzenlemeler de henüz mevcut değildir.
Dijital malvarlığı kavramı, videolar, fotoğraflar, e-postalar, kişisel sosyal medya hesapları gibi elektronik olarak depolanan ve yalnızca dijital formda bulunan diğer varlıklar anlamına gelmektedir. Ancak dijital dünyanın sürekli değişmesine bağlı olarak dijital malvarlığının nelerden oluştuğu net olarak belirlenememektedir.
Dijital malvarlıkları bir ayrıma göre beş türdedir:
1. Bilgisayar, tablet, akıllı telefon gibi aygıtlar ve depolanan veriler.
2. Mesajlar içeren e-postalar.
3. Kullanıcı adı ve şifre gerektiren, Facebook, Twitter, Blogger gibi çevrimiçi hesaplar.
4. Önemli kişisel bilgileri saklayan finansal hesaplar.
5. Çevrimiçi mağazalar.
Başka bir görüşe göre ise dijital malvarlığı ikiye ayrılmaktadır:
1. Sabit bellek, flash bellek vb. depolanabilen yani fiziksel olarak kontrol edilebilen dijital varlıklar.
2. Çevrimiçi olarak depolanan ve kullanıcı adı ve parola gibi kimlik doğrulama işlemi kullanılarak erişilebilen, yani kontrollü olarak erişilen dijital varlıklar.
Başka bir sınıflandırmaya göre ise dijital malvarlığı dörde ayrılmaktadır:
1. Kişisel hesaplar.
2 Sosyal medya hesapları.
3. Mali hesaplar.
4. İş hesapları.
Dijital mirasların korunmasında öncülük eden en bilindik kurumlardan birisi UNESCO'dur ve dijital miras hakkında yaptığı tanım; "Gelecek nesiller için saklanması gereken bilgisayar tabanlı kalıcı değerler" olarak geçer.
-Takipçi sayısı fazla olan sosyal medya hesapları
-Müzik yayını ve video yayını yapan servislerin üyelik hakları
-Fotoğraf düzenleme programları ve anıları yedekleyen yazılımlar
-E kitaplar, Çevirim içi mağazaların müşteri hesapları
-İçerik üreticisinin kullanımda olan ve maddi değeri olan hesapları
-Paylaşılmamış kişisel videolar, fotoğraflar ve bunlardan doğan telif hakları
-Oyun uygulamalarında karakter geliştirmeyle ileri seviyeye çıkarılmış oyun hakları....
Bilgisayar dünyasındaki her türlü yazılım, internet sitesi, yüksek takipçili potansiyeli yüksek sosyal medya hesapları, hatta seviye atlandığı için değeri yükselen oyun profilleri, dijital ortamdaki telif hakkına sahip olunan fotoğraf, video ve metinler dijital mal varlıklarına örnek verilebilir. Bu mal varlıkları kişinin ölümüyle mirasçılara geçer.
Buna bağlı olarak sosyal medya hesabı sahibi ve kullanıcısı olan kişinin ölümünden sonra bu hesapların akıbetinin ne olacağı, mirasçılarına intikalinin mümkün olup olmadığı yani dijital mirasın söz konusu olup olamayacağı sorunu ortaya çıkmaktadır.
Terekenin mirasçılara geçişi hususunda, malvarlığı haklarının intikali mümkün olduğu halde şahsa bağlı hakların intikale tabi olmamasıdır. Şahsa bağlı haklar ölüm ile son bulmakta, mirasçılara intikal etmemektedir. Zira şahsa bağlı hakların ne sağlar arası bir işlemle ne de ölüme bağlı hukuki işlemlerle başkalarına geçmesi, dolayısıyla mirasa konu olmaları mümkün değildir. Ancak genel kural bu olmakla birlikte bu kuralın da bazı istisnaları bulunmaktadır.
Her ne kadar yasa hükmünde sayılmamış olsa bile fikri haklar intikale tabi haklardan biridir. Bir hakkın mirasa konu olup olamayacağı hususunda tereddüt varsa, hakkaniyet çerçevesinde yorum yaparak söz konusu hakkın intikale elverişli olup olmadığına karar vermek gerekecektir.
Kişinin ölümünden sonra sosyal medya hesaplarının yani dijital malvarlığının akıbeti hususunda yasal bir düzenleme mevcut olmaması nedeniyle, elektronik posta hesabının mirasa konu olup olamayacağı hususu ilk olarak ABD’de gündeme gelmiştir. Almanya’da ise kişinin ölümünden sonra “Facebook” hesap şifresinin ölenin ailesine verilip verilemeyeceği hususu dava konusu edilmiştir. Almanya’da Facebook hesabının mirasçılara geçip geçmeyeceği tartışmasından sonra Facebook ve Yahoo hizmet şartlarında devirin yasak olması sebebiyle istekleri yerine getirmemiştir. Bunun üzerine aile, dava açmış ve mahkeme ailenin lehine karar vermiştir. Yahoo ise hizmet şartlarına bağlı kalarak ailenin oğullarının hesabına erişmesine izin vermemiş ancak e-postaların içeriğinin bir kopyasını temin etmiştir.
Fotoğraf paylaşmaya hem de mesajlaşmaya olanak veren Instagram hesabı kullanıcısının ölümü halinde hesabının açık bir şekilde kalması yakınları açısından acı verici olabilir. Şifrenin verileceği kabul edilse dahi, bu sadece mirasçılarına mı yoksa duygusal yakınlık içinde olduğu bir kişiye, örneğin sevgilisine de verilebilecek midir?
Anayasa’nın 20. maddesiyle koruma altına alınmış olan özel hayatın gizliliği ilkesi gereğince kişilerin özel hayatının gizliliği esastır ve bu gizliliğe dokunulamaz. MK m. 28/1 gereğince ölenin kişiliği son bulacağından ölen açısından savunulamasa da sosyal medya hesabı üzerinden iletişim kurduğu kişiler açısından bu ilkenin geçerliliği kabul edilebilir.
Anayasa’nın 22. maddesi uyarınca haberleşmenin gizliliği esastır. Bu hesaplar üzerinden mesajla haberleşme artık çok yaygın bir durumdur. Kişiler bu mesajları kimsenin görmeyeceği düşüncesi ve güveniyle rahat bir şekilde yazmaktadır. Fakat taraflardan birinin ölümü sonrasında, şifresinin mirasçılara intikali halinde silinmemiş olan karşılıklı konuşmaların taraflar dışındaki kişiler tarafından görülmesi, okunması durumunda da haberleşmenin gizliliğini ihlal sorunu ortaya çıkabilir. Dolayısıyla ölenin sosyal medya hesaplarının şifresinin mirasçılara geçeceğinin kabulü hem anayasal ilkeleri ihlal etmekte hem de TCK gereğince suç teşkil etmektedir.
Dijital Miras kişinin vasiyetname düzenleyerek sosyal medya hesaplarına ait şifre ya da şifrelerinin, mirasçılarına yahut herhangi bir başka kişiye verilmesini istemesi halinde bu isteğe uyulmalıdır. Örneğin; bir kişi, Facebook hesabına ilişkin şifresinin herhangi bir arkadaşına verilmesi yönündeki iradesini ayarlar menüsünden yaptığı seçimle ortaya koymuş olabilir. Böyle bir durumda hukuken geçerli bir ölüme bağlı tasarruf söz konusu olamayacağından bu istek yerine getirilmemelidir. Hukuken geçerli bir ölüme bağlı tasarruf olmamasına rağmen ölen kişinin son arzularına uyularak hesap şifresinin ölenin belirlediği kişilerle paylaşılması durumunda, yukarıda bahsettiğimiz anayasal ilkeler açıkça ihlal edilmiş olacaktır. Öte yandan ölen kişi sağlığında hiçbir irade beyanında bulunmamış, hukuken geçerli bir ölüme bağlı tasarrufla hesap şifrelerini geride kalan bir yakınına bırakmamışsa da kanaatimizce bu hesaplar özel anı niteliği taşıyan bir eşya olarak kabul edilmeli, kanuni mirasçılara intikal etmelidir.
Çoğu hesabın hizmet şartları, söz konusu hesabın başkalarına devrini yasaklamaktadır. Bu nedenle öte yandan bazı hesapların hizmet şartları yeterince açık hüküm içermeyebilir. Örneğin Linkedin ve YouTube hesabın başkasına devredilemeyeceğini düzenlemekle birlikte ölüme ilişkin bir hüküm içermemektedir.
Alman Federal Yüksek Mahkemesi’nce verilen kararda dijital materyallerin de mektup ve günlük gibi değerlendirilerek mirasçılara intikal etmesi gerektiği ifade edilmiştir. Türk miras hukukunda da özel anı değeri olan eşyaların mirasçılara intikalinin mümkün olduğu göz önüne alındığında, Alman Federal Mahkemesi kararının ülkemiz açısından da isabetli olduğu görülmektedir. Karar benzer nitelik taşıyan diğer tüm sosyal medya hesapları için de emsal nitelikte kabul edilebilir.
Bir diğer konu da sosyal medya hesapları vasıtasıyla maddi kazanç elde edilmesidir. YouTube hesapları, gelişen teknolojinin yeni meslekler de ortaya çıkardığının modern bir kanıtıdır. Bu hesap sahibi YouTuber’lar, yayınladıkları videoların izlenme sayılarına göre maddi kazanç elde etmektedirler. Bunun yanında bazı firmaların daha fazla izlenme oranına sahip YouTuber’lara reklam karşılığı ödediği ücret de bu kişiler için önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır.
Ülkelerde henüz bu hesap sahiplerinin ölüm sonrası hesaplarının intikali ile ilgili bir hukuki uyuşmazlık yargıya taşınmamıştır. Çok yüksek gelir elde etmeye imkân tanıyan bir hesabın, kişinin ölümünden sonra mirasçılara kalmayacağının yahut vasiyetname ya da miras sözleşmesine konu olmayacağının düşünülmesi hakkaniyete uygun değildir.
Genellikle Instagram, Facebook, Twitter, YouTube gibi başka kullanıcıların da görebileceği şekilde paylaşım yapmaya olanak tanıyan hesaplarda reklam vermek isteyen kişi ile reklam yapmayı kabul eden sosyal medya kullanıcısı arasında belirlenen miktar üzerinden bir anlaşmaya varılmaktadır.. Zira bu kişilerin kazancının miktarı takipçi sayısıyla doğrudan ilişkilidir.
Sosyal medya hesabı vasıtasıyla kazanç elde edilmesi yöntemlerinden bir diğeri de takipçisi fazla olan sayfaların satılmasıdır. Dolayısıyla artık dijital malvarlığı değerleri de maddi bir malmışcasına satım sözleşmesinin konusu olmaya başlamıştır. Mirasçılar ya da vasiyet alacaklıları da, kendilerine kalan bu hesaplarda YouTuber’lık mesleğini devam ettiremeseler bile, hesabı satarak gelir elde etme imkânına sahip olacaklardır..
Bunların haricinde hem kişisel kullanım hem de maddi kazanç elde etmeye yönelik hesaplar da kullanılmaktadır. Ünlü kişilerin kişisel hesaplarından hem başka kişilerle mesajlaştığı hem de maddi gelir elde etmeye yönelik faaliyetlerde bulunduğu görülmektedir. Bu niteliğe sahip hesaplar da, ölen kişinin e-posta içeriklerinde maddi değeri olan elektronik veriler bulunuyorsa, mirasçıların talebi ve ispatlanması şartıyla e-posta içeriğinin mirasa konu olabileceği ileri sürülmektedir. Bu görüş doğrultusunda maddi hiçbir değeri olmayan, yalnızca kişisel kullanıma yarayan hesapların mirasçılara geçmesi söz konusu olamayacaktır.
Miras hukukumuzda kişiler ölüme bağlı tasarruflarda bulunarak, ölümlerinden sonra gerçekleşmesini istedikleri son arzularıyla ilgili iradelerini ortaya koymaktadır. Türk Medeni Kanunu bunun için şekil açısından bazı sınırlamalar getirmiş, başlıca iki şekilde yapılacağını öngörmüştür (TMK m. 531 vd., m. 545 vd.): Vasiyetname ve miras sözleşmesi. Şekil şartının dışında bir diğer önemli unsur da ehliyettir.
Ancak internet kullanımında çocuk kullanıcının oldukça yaygın olduğu bilindiğinden 15 yaş şartına dayalı ehliyetin karşılanamayacağı açıktır. Bu kapsamda hesap sahibinin sağlığında böyle bir seçim yaparak şifresinin verileceği kişiyi belirlemesi vasiyetname niteliği taşımayacaktır. Böyle bir seçime uyarak hesap şifresinin, örneğin ölenin arkadaşına verilmesi ise özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğini ihlal edecektir.
Buna rağmen hukuken geçerli bir miras sözleşmesinin varlığı halinde bu sözleşme gereğince miras bırakanın dijital malvarlığı değerleri, sözleşmenin karşı tarafına ya da sözleşmede belirtilen kişiye geçmelidir.